Her gün bir kadının hayalleri, umutları ve özgürlüğü bir başkasının hastalıklı egosunda boğuluyor; bu kez hikaye Antalya'nın Kaş ilçesinde yaşandı.

Hayalleri olan, işine dört elle sarılan, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir kadın; tehdit, taciz, mobbing ve sonunda hayatını altüst eden bir kıskaçla yüzleşiyor. Bu kan donduran hikaye sustukça büyüyen, göz yumdukça yayılan bir sistemin çürümüşlüğünü de gözler önüne seriyor.

F.C. isimli bir hemşire, mesleğine tutkuyla bağlı bir hemşire. 6 yıl önce Kaş Devlet Hastanesi’ne atanmış, başından geçen bir evliliğin ardından kendine yeni bir hayat kurmaya çalışmış bir kadın. Ancak her şey, “evlilik sürecinde” olduğunu söyleyen bir adamla tanışmasıyla başladı. Mehmet Arıkan isimli bu sözde iş insanı, hayatını cehenneme çevirecek olaylar silsilesinin baş aktörü oldu.

"Ya Benimsin Ya Toprağın" Zihniyeti

Mehmet Arıkan ile tanıştıktan kısa süre sonra talihsiz hemşire, bu adamın göründüğünden çok farklı biri olduğunu fark etti. Ayrılmak istemesiyle başlayan tehditler, kısa sürede darp, taciz ve tecavüze dönüştü. Şiddet sistematik hale geldi, alkolle bastırılan akıl tutulmaları gecenin bir yarısı hemşirenin evine zorla girip onu öldüresiye döven bir kabusa dönüştü.

Hemşirenin İntihar Mektubu

Düşünün ki bir kadın, pijamalarıyla görev yaptığı hastanenin aciline sığınmak zorunda kalıyor. “Beyaz Melek” olarak tanınan bir hemşire, artık kurtarılmayı bekleyen bir mağdura dönüşüyor. Peki ya sonrası? Hukuk devreye girdi, uzaklaştırma kararı alındı, elektronik kelepçe takıldı ama gözü dönmüş bu adamın ne öfkesi dindi ne de tehditleri. Talihsiz hemşire, zamanla adaletin sağlanacağına olan inancını kaybetti, bir mektup bırakarak hayata veda etmeye kalkıştı. Neyse ki kurtarıldı…

Bu noktada hepimizin sorması gereken sorular var: Neden bir iddianame hazırlanması 7 ayı bulur? Neden kelepçe ihlali gibi somut bir duruma rağmen şikayetler reddedilir? Hemşirenin yaşadıkları, aslında ne kadar yalnız ve çaresiz olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Siyaset ve Zorbalık El Ele

Olayın burada bitmediğini tahmin ediyorsunuzdur. Mehmet Arıkan iddialara göre siyasetle güçlü bağlara sahip bir isim. Bu bağlantılar, hukuki süreçlerin her adımında hissedildi. Hemşirenin iş hayatı bile bu baskılardan nasibini aldı. Mobbing, kınama cezası, sürgün... Bunlar bir kadının adalet ararken ödediği bedellerden sadece birkaçı.

Sonra bir de kaçak yapı ihbarı var. Mehmet Arıkan, bir dönem “güven veren” sözleriyle ev yaptırmaya çalışan talihsiz hemşireye belediye eliyle nasıl ceza kestirdiğini okuduğunuzda, haksızlığın ne kadar sistematik olduğunu daha iyi anlayacaksınız.

Kıskaç Altında Bir Hayat

Bu hikaye bir kadının hayatta kalma mücadelesi değil yalnızca, aynı zamanda adaletin, toplumun ve sistemin çarpık yüzü. Hemşirenin hikayesi, aslında hepimizin hikayesi.

Soru şu: Biz bu hikayeden ne öğreniyoruz? Bir kadının bu kadar yalnız bırakılmasını, bu kadar yük altında ezilmesini değiştirecek bir şey yapabiliyor muyuz?

Cevabı hep birlikte aramalıyız, çünkü bu sadece talihsiz hemşirenin değil, tüm toplumun sorunu…