Sonunda açıklandı. Biontech mRNA kanser aşısı piyasaya çıkıyor!

Bu duyuru ölümsüzlük satmanın ilk adımı olarak tarihe geçecek.

Bu vakfa bunca zenginin neden milyar dolarlar bağışladığını anlamak, artık tüm dünya için çok daha kolay… En büyük zenginler de dahil herkesin parasını elinden alabilecekleri bir buluşun duyurusu!

Yavaş yavaş, parayla başka bir ölümcül hastalık/kaza başa gelene kadar yaşamayı mümkün hale getirmeye çalışıyorlar.

Hepsi her şeyini verir.

Bunu fark eden akıllılarla ilgili “devasa bağışlarla aslında ‘gizli hisse’ alıyorlarmış diyenler haklı mı acaba?

Çok farklı, daha önceki hiçbir tecrübemize benzemeyen gümbür gümbür gelen bir dönem başlıyor!

Özellikle de ekonomide tam anlamıyla her şey kökünden değişecek. İlk başta da borca dayalı para sistemi ve merkez bankacılığı sistemi.

Tahmin edilemez bir gelecek herkesi tedirgin ediyor olabilir. Yeni dönemin çok fazla devrim içereceği kesin.

İnsanlık teknoloji açısından müthiş bir sıçrama eşiğinde. Her iki dünya savaşında da var olan olumsuz şartlar günümüze uygun şekilde reforme edilip sahaya sürülmüş durumda.

Kurallar, gelenekler, inançlar ve ortak kabuller açısından çok acı olsa da bunu yaşamak zorundayız. Kaçışımız yok. Öylesine büyük planlar yapılmış ki daha kavga başlamadan ekonomimiz inanılmaz etkilendi. Toparlamak için ciddi çaba sarf ediyoruz. Ona rağmen enflasyonda hep ilk üçteyiz. Kim ne anlatırsa anlatsın resmi enflasyonu dünyanın ilk üçünde olan bir ülkenin böylesine büyük bir planın konuşulduğu masaya yönetici/organizatör olarak oturması mümkün değil. Çünkü bu sistemi yönetmek için insanın aklının hayalinin duracağı kadar büyük bir parayı kontrol ediyor olmak lazım.

Devletlerden bahsetmiyorum.

Dünyanın tüm devasa tüm sanayi, finans, eğitim, medya vb. kuruluşlarına borsalar aracılığı ile ortak olan 10 küresel yatırım şirketi gibi.

Her dev şirketin içine yuvalanmış durumdalar…

Hepsinin aynı üç üst şirkette toplandığını ve bunların ardılları olmalarına rağmen yeterince takip edemediğimiz yüzlerce diğer alt kuruluşların varlığını düşünürsek tahmin edecek olursak, küresel borsaların en az yarısından fazlası bu ekibin elinde olmalı…

100 trilyona yakın bir parayı yöneten, yükselen faizlerden en büyük payı alan, geri kalan insanlığın varlığı artarken de düşerken de hep kazanan ve her geçen gün sistemdeki payını artırarak ülkeleri krize, kıtlığa, iç savaşa ya da savaşa sokacak derecede güçlü olan bu adamlar dünyayı müthiş bir uçurumun kenarına getirdiler.

İçlerinde müthiş bir kavga var. Yenilikçi ve hiç bir değeri yarınlara taşımak istemeyen ekip, yukarıda bahsettiğim sıçramayı gerçekleştirip dünyayı bambaşka bir gezene taşımak isteyenlerden oluşuyor.

Din, milliyet, cinsiyet gibi konuların insanlığın başarabileceği büyük sıçramalara engel olduğunu düşünüyor ve ilk olarak bu kavramların geride kalmasını istiyorlar.

Çünkü onlara göre bu kavramlar devleti, hukuku, duyguları, ekonomiyi, yönetimi, her şeyi ama her şeyi etkileyip kontrol altına alarak insanlığı zorlu bir kalıba sokmak marifetiyle anlamsız bir muhafazakarlık oluşturuyorlar. Halbuki bu kavramlar olmasa insanlık çok daha büyük sıçramalarla ölümsüzlük gibi kavramlarla tanışabilir diye düşünüyorlar.

Diğer ekip ise insanlık adına bu yolculuğun sonunun olmadığını, çok büyük problemlere sebebiyet verebileceğini, ciddi bir anarşi tehdidinin var olduğunu öne sürerek, milyonlarca yıllık tarihimizin tecrübeleri ve insanlığın ödediği büyük bedellerle ulaşılan, içinde yaşadığımız şartların korunması gerektiğini öne sürüyor.

Kimin niyetinin ne olduğunu anlamak imkansız tabi ama iddialar iki tarafın iddiaları üç aşağı beş yukarı bu.

Bu pencereden bakıp bu kavganın tam ortasında olduğumuzu, iki tarafın da kendi içlerinde kliklerinin olduğunu, iki taraftan birinin oyun kurucu kadrosunda olmadığımızı, buna rağmen oyunun jeopolitik ve tarihsel konumumuz nedeniyle önemli aktörlerinden biri olduğumuzu anlamak mümkün.

Kafamdaki resmi bu satırlarla biraz olsun söz konusu işlere kafa yoranların zihnine aktarabildiysem, hemen şunu düşündüklerinden eminim:  “İyi ama X, Y, Z aktörleri bu denkleme oturmuyor…”

Denkleme oturan potansiyel aktörler çok hızlı bir şekilde hazırlıklarını tamamlamaya çalışıyorlar. Yakında teker teker sahneye çıkacaklarını, denklemin çağrısını tamamlayacaklarını düşünüyorum…