İsrail’in Filistin’deki insan katliamı 7. ayına girmişken, dünya bu duruma itiraz etmeye devam ediyor.
Dünya diyorum çünkü bu konu ülkemizde tam tersi protestolara sahne oluyor. 
Yani İsrail’i protesto etseniz, hemen ‘çok istiyorsan Filistin’e git savaş’ ‘git Arabistan’da yaşa’ gibi anlamsız cümleler ve bu anlamsız cümleleri cahilce kullanan insanlarla muhatap buluyorsunuz kendinizi.
Aynı göçmen meselesinde iyi bir şey söylemeye kalksanız, o zaman ‘al evine seninle yaşasın’ denmesi gibi, sığ bir yaklaşım söz konusu.
Bunun demokratik, insani bir hak olduğu, Müslüman olduğu için değil haksız yere öldürüldüğü için insanları savunmak istediğimizi anlatamıyoruz onlara çoğunlukla. 
Ama bakın dünyada duyarlı insanlar, sanatçılar var ve onlar bu mağduriyeti ciddiye alıyorlar.
Bu konuda konuşmaktan, meydan okumaktan kaçınmıyorlar.
 Bunlardan birisi de ünlü sanatçı Susan Sarandon
 Susan Sarandon’ın geçtiğimiz ay New York’ta, İsrail’i protesto etmek ve ateşkes çağrısı için düzenlenen yürüyüşte yaptığı konuşma büyük bir etki yarattı. 
Neden derseniz,
Susan Sarandon konuyu dinler arası bir farktan çok ötesine taşıdı ve gerçekleri tokat gibi çarptı herkesin yüzüne.
Ne dedi Sarandon :  “Napolyon demiş ki, savaş hükümetin size düşmanınızın kim olduğunu söylemesidir. Devrim ise düşmanı devletin ya da bir başkasının söylemesine gerek kalmadan halkın bizzat kendisinin bulduğu zaman gerçekleşen şeye denir. Biz düşmanımızın kim olduğunu biliyoruz. 
Düşmanımız nefrettir, düşmanımız ırkçılıktır, düşmanımız sömürgeciliktir, düşmanımız açgözlülüktür ve düşmanımız haksızlığa sessiz kalmaktır. 
Katledilmiş çocukları, açlıktan ölen bebekleri, feryat eden anneleri, ailelerini bulmak için enkazı eşeleyen babaları gördüğünüzde başka tarafa bakanların sessizliği, bu kabul edilemez. Şimdi, güçlülerin anlatısını bozmak, adalet için mücadele etmek tek başına yapılacak bir iş olabilir, yorucu olabilir, ancak 75 yıldır bunu yaşayan Filistin halkı için Gazze'de, Refah'da olanlarla karşılaştırıldığında hiçbir şey değildir.
Uygunsuz gerçekleri söylemek size geçim kaynağınızı kaybettirebilir, arkadaşlarınızı kaybettirebilir, ailenizi kaybettirebilir, ama şimdi bu şemsiye ve insan denizine bakmanızı istiyorum, çünkü biz sizin aileniziz. 
Yalnız değilsiniz, dediğim gibi Manhattan'da yüzlercesi, Amerika Birleşik Devletleri'nde yüz binlercesi, dünya çapında milyonlarca insan Filistin için, adalet için, ateşkes için ayakta. Direnmeye devam edecek, örgütlenmeye devam edecek, konuşmaya devam edecek, seslerini yükseltecek milyonlarca insan var ve birbirimizi kucaklamalı, birbirimize teşekkür etmeli ve diğer insanları cesur olmaya ve eninde sonunda tarihin doğru tarafında olduğu kanıtlanacak olan şey için tavır koymaya teşvik etmeliyiz.”
Acaba aynı tavrı ortaya kaç sanatçı koydu yedi ay boyunca Türkiye’de?
Ve daha da önemlisi 
Biz mağdurun kimliğine, cinsiyetine, teninin rengine ya da dinine bakmıyoruz.
Tüm dünya bu mantıkta olduğu zaman, dünya daha yaşanabilir, nefret ve ırkçılıktan arınmış bir yer olacak
Ama ne zaman , orası meçhul!