Pandemi döneminin hastalananlar ve hayatını kaybedenler dışında olumlu etkilediği konular da olmuştu.

Düşünsenize doğa yeniden kendine gelmişti.

Ve ölüm korkusundan olsa gerek az da olsa iyilik yine var olmaya başlamıştı.

İnsanlar sahip olduklarının kıymetini bilmeye başlamış, alınan her nefesin değerinin farkına varmıştı.

Yaşlılarımız, işimiz, çocuklarımız, iki metrekare toprak bile ne kadar kıymetli bir hal almıştı.

Özlemiştik;

Dışarıda bir arkadaşımızla kahve içmeyi, ev ziyaretine gitmeyi, sarılmayı, en sevdiklerimizi hatta anne babamızı görmeyi.

Konfora o kadar hızlı alışıyoruz ki unutmuşum bile o dönem ihtiyacımız olanı, en çok özlemini çektiklerimizi.

Olumsuz dönemlerin diğer yandan olumlu yanları daha baskın olarak ortaya çıkardığı gerçeğini kabul ediyor muyuz öncelikle?

Kaybettiklerimizi hatırlattığını mesela.

Yalnız yaşayan, yakınları olmayan ya da uzakta olan yaşlıların alışveriş, sağlık ihtiyaçları karşılanmıştı. Hem vatandaşlar hem de devlet tarafından daha bir dikkatle korunmuştu hatırlarsanız.

O dönemde hayvan katliamlarını, ölümlerini, onlara bu kadar kötü davranıldığını da hatırlamıyorum.

Çocuklar okullarını, arkadaşlarını, eğitimlerini hatta her gün bindikleri servislerini, sokağa çıkmayı ne çok özlemişlerdi. Hepimiz özlemiştik, dışarıda içtiğimiz kahvenin tadını.

Özü kaybetmek gerek yeniden kazanmak için, unutmak gerek yeniden hatırlamak için.

Biz insanlığımızı unuttuk son yıllarda.

Hem de fena halde unuttuk.

Afrika’da milyonlarca aç susuz insan var, onları orada unuttuk.

Binlerce savaş mağduru aile, genç, yaşlı, çocuk var. Masum insanları savaşa maruz bıraktık ve onları elbette unuttuk.

Doğayı katlettik. Çoğaldıkça çoğaldık. 8 milyar insan olduk.

Doğanın sadece bize ait olmadığını unuttuk.

Hayvanların tüm yaşam alanlarını kendimiz ve ihtiyacımız olmayanlarla doldurduk çünkü onların yaşam hakkı olduğunu unuttuk.

Bırakın yaşam haklarını, varlıklarının bile hakkını veremedik.

Sığdıramadık, bir kap sudan, bir avuç yemekten mahrum bıraktık. Bu yetmiyormuş gibi eziyet ettik, işkence ettik,  kendi zevklerimizi için acı çektirdik.

Sadece hayvana değil,  insana da aynı acıları yaşattık.

Öldürdük, sakat, aç susuz bıraktık, taciz tecavüz ettik, ilaçtan, teknolojiden, sevgiden yoksun bıraktık.

İnsanları birbirine düşman ettik.

Düşeni yerden kaldırmadık, tam tersine bir de biz vurduk.

Bizimle aynı coğrafyada olmayan insanları unuttuk.

Bizimle aynı sosyo ekonomik düzeyde olmayanları dışladık

Bizden olmayanı kaale bile almadık.

Irkı ayırdık, dini ayırdık, cinsiyeti ayırdık, genci yaşlıyı, hastayı sağlıklıyı, fakirle zengini ayırdık.

İnsanları birbirinden katı kurallar,  kesin çizgilerle ayırarak büyük uçurumlar yarattık.

Bu uçurumlardan istemediklerimizi kolayca aşağı attık.

İyiden çok kötüye, kötülüğe prim verdik.

Yazması bile içimi sıktı …

Ben insaniyet aşısı bulunsun ve tüm insanlığa istisnasız vurulsun istiyorum.

İçinde insanın kaybettiği tüm iyi niyetler ve duygular olsun ve enjekte edilsin ki, insanlık kötülükten de kötülerden de kurtulsun.

Yoksa ne bu dünyada yaşayacak yer, ne de yaşanacak hal kalacak.