“Uzun süreden beri tasarladığım tatil bitti. ‘Tilkinin dönüp dolaşıp geldiği yer kürkçü dükkanı’ misali döndüm geldim memleketime yani evime. Bir insanın birtakım insanlardan ve olaylardan sonra geleceği en son yer işinin gücünün başı olsa gerek. Çünkü ev gibisi yok.
Ben de tam olarak buradayım. İşimin başındayım. Olmaktan korkmadığım, huzurlu hissettiğim yerdeyim. Peki, ama neden kürkçü dükkanı misali ki? Ne kadar gerçek payı var burada? Vallahi inanın bilmiyorum.
Hepimizin bildiği çok ama çok eski bir söz var ya, “Yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat” diye. Öyle ahım şahın anlatılacak bir şeyler yok.
Dinlenmek ve biraz güzel vakit geçirmek için gittiğim tatilden çok keyifli anılar ile dönemedim. Ben Antalya’dan gidince neler olmuş neler. Önümüzdeki günlerde tek tek anlatacağım.
Lakin bu konulara girmeden önce tüm Türkiye’nin konuştuğu 21 Ağustos’tan beri kayıp olan ve dün maalesef cansız bedenine ulaşılan 8 yaşındaki Narin Güran olayına değineceğim.
Narin’in kayıp haberini alığımda Konya’da abimin evindeydim. Mezar ziyaretlerine hazırlanırken televizyondan bilgilendim. Hafızam beni yanıltmıyorsa 1987 veya 1988 yılında Konya’da da benzer bir olay yaşanmıştı.
Bir kız çocuğu Kur’an kursu çıkışında kayboldu. O tarihte de epey bir süre arama çalışması yapıldı ama bulunamadı. Ta ki benim o yıllarda çalıştığım ve gece nöbetçisi olduğum Yeni Meram Gazetesi’ne gelen telefona kadar.
İhbarda küçük kızın cesedinin gömülü olduğu Lalebahçe Mahallesi’ndeki yerin tam tarifi vardı. Hemen o dönem santral görevlimiz olan rahmetli Tahir Bozkır ile polisi arayıp durumu ilettik.
Sonra olayı bir de dönemin Konya Cumhuriyet Savcısı olan Uğur Saldoğan’a anlattık. İhbardaki yer kazıldı ve küçük kızın cesedine ulaşıldı. Sonrasında yapılan incelemede ve soruşturmada olayın faili olarak dayısı tutuklandı.
Tabi olayla ilgili birçok senaryolar yazılıp çizildi, konuşuldu, dedikodular yapıldı. Tıpkı Narin olayındaki gibi. Ancak haklılık payı olanlar da yok değildi.
Geçmişte olduğu gibi bu olayı da öğrenince benim söylediğim tek şey, “AKRABALARA BAKMALI” oldu. İlerleyen günlerde yanılmadığımı gördüm. Amca tutuklandı.
Keşke kızımız sağ bulanabilseydi! Amma velakin bu tür olaylar inanın hiç arzu etmediğimiz sonuçlarla son buluyor. Tıpkı Narin’in bulunmasındaki gibi.
Olayı dün şöyle bir analiz ettim de cesedin bulunuş şeklini falan. Konya’da uzun yıllar önceki olayla benzerlik gösteriyor. Orada da ekipler cesedin bulunduğu bölgede çok arama yapmış ama bulunamamıştı. Tıpkı Narin’in bulunmasındaki gibi.
Konya’daki olayda dayının öz yeğenine tecavüzü ile işlenen bir cinayet vardı. Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde Tavşantepe Mahallesi'ndeki üzücü olayda ise amcasının otomobilindeki örneklerle Narin’in DNA’sının eşleşmesi benim dikkatimi çeken en önemli konu. İfadelerde çelişkiler de var tabi.
Ancak benim 44 yıllık mesleki tecrübeme göre küçük Narin, görmemesi gereken bir olayı gördüğü için öldürüldü. Kesin olmamakla birlikte bu benim tezim. Bir diğer konu ise küçük kızın annesinin ifadeleri ve olayı başka yönlere çekme çabası!
İnanın bu olay aile içinde bir olay ve birçok kişi konuşmaktan korktuğu için bildiklerini ya söyleyemiyor ya da söylemek istemiyor. Ama ben inanıyorum ki otopsi raporu ve yapılacak soruşturma gerçeği ortaya çıkaracaktır.
Sevgili dostlar; Narin’in cansız bedeninin bulunmasından sonra devletin ilgili bakanları başta olmak üzere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bir açıklama yaptı. Olayın titizlikle incelendiğini Narin’in canına kast edenlerin adalet önünde hesap vereceklerinin garantisini verdi.
Ancak şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri ve garantisi çok önemli. Amma velakin adalete olan güveni sarsıcı gelişmeler can sıkıyor, kafaları karıştırıyor.
Geçen hafta Dilan Polat olayında eşi Engin Polat ve tüm sanıkların, İzmir’de yaşanan elektrik çarpması sonucu 2 kişinin ölümünde ve Nizip’te 51 kişiye mezar olan Furkan Apartmanı olayında yargılanan tüm sanıkların tahliye edilmesi adalete olan inancı sarstı.
Ne yalan söyleyeyim ben bile karamsarlığa kapıldım. Umarım bunun tam tersi olur. Olur da minik Narin’in canına kast eden cani ruhlular hak ettikleri cezayı alır. Hoş alsalar ne olur almasalar ne olur.
Sonuç olarak Narin geri gelmeyecek. Böyle bir olayda ben kürkçü dükkanı gelsem ne gelmesem ne?
Bu cümlelerle size “Hoş buldum” diyemiyorum. Sadece olabildiğince “İyi haftalar” diliyorum.