Yerel seçimlerinden beri bir moda tutturuldu. Neredeyse her belediye bir önceki yönetimin yaptığından çok gelir gider tablosunu koca koca pankart yaptırıp asıyor.

Eğer başkanlar samimi ise bundan sonra göstermelik değil gerçekten şeffaf ve denetlenebilir bir belediyecilik yapmalı. Hatta belirli sürelerle kendi harcamalarını, borç ve alacaklarını da böyle pankartlarla halka duyurmalı. Hatta bu uygulama internet sitelerinde aylık bütçe açıklaması haline getirmeli.

Peki, borç var. Bunu anladık. Madem bu borcu yapanlar eğer hukuksuz olarak borçlanmış iseler, KÖR KURUŞUN hakkı sorulmalı. Öyle usulen falan değil. Bu yapılırken parti ayrımı yapılmaksızın olmalı. Hem belediye başkanları hem meclis üyeleri hem de bürokratlardan tahsile gidilmeli!

Benim bu noktada bazı önerilerim var; “Her ay yapılan harcamaları vatandaşların göreceği yerlere asın.  Belediyedeki fuzuli lüks araçları hemen satın.  Fuzuli harcamalara denetim getirin ve bunlardan vazgeçin. HhhHer birimde kaç kişi çalışması gerekiyor ve halen kaç kişinin çalışıyor gözüktüğünü ortaya koyun. Gereğinden fazla yığılma yani bankamatik çalışanı varsa onları da halka açıklayın. Yeni alımlar yapmayın. Birimlerde liyakatli eleman açığı varsa alım yapın. Ama bunları vatandaşla tek tek paylaşın.”

Tabi bunlar harcama ve personel alımıyla alakalı bölümler. Bir de meclislerde alınacak kararlar meselesi var. Eğer yeni imara açılacak yerler varsa bunları önceden açık ve net olarak ilan edin. İlan edin ki vatandaştan önce kaşla göz arası birilerine rant sağlanmasın. O değişiklikten bölgenin insanı da faydalansın.

Ha birde kapalı kapılar ardından gerçekleştirilen meclis komisyon toplantılarını da artık halkın gözü önünde yapın. Bakalım o kararlar nasıl alınıyor herkes açıkça görsün madem şeffaflıksa! Yeter ki siz şeffaflığı sağlayın.

Yoksa öyle pankart asmakla falan bu işler olmaz. Sizin yarattığınız DEVR-İ SABIKLARI sizden sonra gelenler de size karşı yapacaktır. Bu kaçınılmazdır. Artık vatandaş lafla zaman öldüren değil icraat yapan yönetimler istiyor.

Hadi geç kalmadan başlayın artık. Önümüz yaz, kimseyi bunaltmayın!

--------------------

SİZ DALGANIZI GEÇİN!

Onca yıldır gazetecilik yaparım ilk defa bir devlet kurumunun iş yapması gerekirken yapmadığı işle halkın gözünün içine soka soka dalga geçtiğine tanık oldum.

Hepinizin malumu hafta sonu Antalya yine fırtınalı bir gün geçirdi. Birçok belediye ekibi fırtınada çöp konteynerlerinin çevreye, araçlara zarar vermemesi için önlem alırdı.

Ama bir belediye hariç, Muratpaşa Belediyesi! Bu nedenle caddelerde çöp konteynerleri fırtına ile birlikte gezintiye çıktı; kimi sağa sola savruldu kimi de devrildi.

Ancak sosyal medyaya yansıyan bir görüntüde konteynerin biri devrilmiş diğeri ise hareket halinde. Yanından bir araç geçse maazallah istenmeyen kaza bile yaşanabilirdi.

Peki, önlem alması gereken Muratpaşa Belediyesi ama onların sosyal medya ekibi ne yaptı biliyor musunuz? O görüntüyü, “Yere düşen arkadaşına yardıma giden koca yürekli konteynerimiz. Biz senden razıyız!” notu ile paylaştı.

Yahu yapmayın, etmeyin. Hadi görevinizi yapmadınız bari vatandaşla dalga geçmeyin! Çok ayıp. Bilin ki bunu görenler de SİZDEN RAZI DEĞİL.

------------------------

BİR BEKLENTİ VE TALEP

Antalya’nın merkezine birçok yaya üst geçidi yapıldı. Bunların kimisi yürüyen merdiven kimi de asansörlü. Ancak bazıları ise bu teknolojiden yani kolaylıktan mahrum.

Sanırım bu durumda olanları sponsor firmalar yaptığı için yürüyen merdiven ve asansör masrafı çıkmasın diye yapılmamış veya gerek görülmemiş. Ama o üst geçitler tam bir eziyete hatta işkenceye dönmüş.

Örneğin Metin Kasapoğlu Caddesi Şirinyalı Mahallesi (eski Sampi Kavşağı) Atatürk İlköğretim Okulu’nun olduğu bölgedeki üst geçit. Okul olduğu için de çok işlevi var.

Lakin burada yürüyen merdiven ve asansör olmadığı için özellikle yaşlı ve çocuklu aileler (bebek arabası olanlar) üst geçidi kullanamıyor. Çıksan çıkılmaz, insen inilmez!

Neredeyse üst geçit işlevini yitirmiş ve herkes kestirmeden yani yolu karşıdan karşıya geçerek ihtiyacını karşılıyor. Tabi bu arada kaza falan olmaz ise. Ama kazalar ise kaçınılmaz görünüyor.

Burayı kim yapacaksa bir el atsa iyi olacak en azından bir can kaybı yaşanmadan. Elçiye zeval olmazmış.