Çalkantılı zamanlarda yönetimin ilk görevi örgütün hayatta kalma kapasitesine, yapısal kuvvetine, bir darbeye dayanma, ani değişimlere uyum sağlama, yeni fırsatlara açık olma kapasitesine sahip olmasını temin etmektir.

P. Drucker

***

Son 10 yılda sadece ulusal veya bölgesel düzeyde değil küresel ölçekte çalkantılı dönemden geçtiğimizi görmek ve neden-sonuç örgüsünü iyi anlamak gerekir.

Politik, ekonomik, stratejik dengenin doğrusal bir akış bulamadığı bu dönem, aynı zamanda her yönden bir değişim ve dönüşümü de zorunlu kılmaktadır.

Peki, biz bu değişim ve dönüşümün ne ölçüde farkındayız? Buna ne kadar hazırız?

***

Gelin Bursa’dan tüme varalım…

Çok güçlü bir şehir çünkü hem beşerî hem de finansal sermayesi yüksek.

Yani yetişmiş insan kaynağı olduğu gibi herhangi bir işi yapabilmek ve başarabilmek adına ihtiyaç duyulacak parasal imkân da var.

Örneğin BDDK’nın güncel verilerine göre Bursa’daki bankalarda Bursalılara ait yaklaşık rakamla 500 milyar lira -eski parayla 500 katrilyon- mevduatta yatıyor. Yani faizde…

Bu noktada önemli olan, tüm imkanları ortak paydada birleştirerek kent ve ülke ekonomisi adına bir güce dönüştürecek iradedir.

Peki, o irade nerededir?

***

B T S O

Salı akşamı, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Kasım Ayı Meclis Toplantısı’nda bir kez daha gördük.

O iradenin adresi BTSO…

TEKNOSAB’da girişim sermayesi yatırım fonu modeliyle yapımı planlanan TEKNOSAB Lojistik Teknopark’taBTSO’nun pay sahibi olmasına meclis üyeleri ‘evet’ dedi.

İşte böylelikle ‘çalkantılı dönemde’ yönetim iradesi,ortaya konulmuş oldu.

Bu, içinden geçtiğimiz sürecin zaruri bir koşulu olarak ‘birlikte iş yapma kültürünü’ geliştirme ve tabana yayma vizyonunun bir yansımasıdır.

***

BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay’ın açıklamaları da o vizyonu temsil etmekte ve hem ikaz hem de çağrı niteliği taşımaktadır.

Bakın Başkan Burkay, neler diyor:

Dünya büyük bir dönüşüm içinde. Yeni teknolojiler yeni alanlar oluştu. Bu dönüşümü gerçekleştiremediğimiz takdirde yaşama şansımız yok.

Bizim de yeni iş modelleriyle kendi yolumuzu çizmemiz lazım. Bu fon da devrim niteliğinde, yeni bir iş modeli olarak hayata geçiyor. Oda olarak tarihi bir adım atıyoruz. Bu proje Bursa’nın projesi. Tüm üyelerimize açılmış bir proje.

TEKNOSAB Lojistik Teknopark 3 yıl içinde Türkiye’nin en büyük lojistik şirketi olacak. Bu şirket, Bursa iş dünyasına ait olacak. Herkesin bu projede yer almasını istiyorum.

***

Başkan Burkay, GSYF’de son duruma ilişkin şu bilgileri paylaştı:

GSYF’ye şimdiye kadar 550’den fazla yatırımcımız başvurdu. 210 milyon dolarlık yatırım bütçesi ile hayata geçirdiğimiz fonda ilk ihraçlar devam ediyor.

BTSO üyeleri ve TEKNOSAB yatırımcıları ile başladığımız ihraç süreçlerinde 55 milyon dolar hedefini aşarak şu anda 75 milyon dolara ulaştık.

Türkiye’de SPK’dan izni olan 390’a yakın GSYF arasında tabana yaygınlık açısından en büyük fonu haline gelen TEKNOSAB Lojistik Teknopark GSYF Türkiye’deki bütün oda borsalara rol model oldu.

BTSO, bu projede fonun yatırımcısı olacak. BTSO, geçmişte de BUSEB’de(Bursa Serbest Bölgesi) benzer bir yatırım modeli işletmişti. BTSO’nunBUSEB’de olduğu gibi Lojistik Teknopark Projesinde de önemli bir gelir kalemi oluşacak. Bu projeye Bursa’daki tüm sanayicilerimiz, tüccarımız ve esnafımız da ortak olabiliyor.

***

Bu fonun bir başlangıç olduğunu ve devamının geleceğini belirten Başkan Burkay, şunları söyledi:

Oda olarak devrim niteliğinde çok önemli bir projeyi hayata geçiriyoruz. Girişim Sermayesi Yatırım Fonu modeliyle BB Solar ve Data Merkezi de kuruluyor.

Şehir Fonu kurmak için de çalışmalarımız devam ediyor. Bir değer üretiliyorsa bunu bütün Bursa sahiplenecek ve bu değerden faydalanacak.

***

Şimdi atılan adımlara, yapılan açıklamalara bakıldığında BTSO’da‘laf değil iş üreten bir irade’ olduğunu ve daha önemlisi bu iradenin vizyoner kimliğiyle kent ekonomisinin yaşaması gereken değişim ve dönüşüme öncülük yaptığını kabul etmek gerekir.

Bursa, oyun kurucu ve kural koyucu karakterine sahip bir kenttir ve bu projeleriyle Başkan Burkay, şehri geleceğe hazırlamaktadır.

Bitirirken ifade etmeliyim ki birlikte iş yapma kültürünün daha fazla sayıda ve daha fazla alanda geliştirilmeli…

Her türlü kaynağın verimli kullanılması adına güçleri birleştirmek gerekiyor… Çünkü yaşadığımız, yaşamakta olduğumuz ve yaşayacağımız dönemlerde kimseye bireysel kurtuluş yok! Birlik ve beraberlik, uzlaşma ve anlaşma şart!

Ben değil biz diyenlere saygıyla…