Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cumartesi günü Bursa’daydı.
AK Parti Bursa 8’inci Olağan İl Kongresi için kente gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tofaş Spor Salonu’nda parti teşkilatlarıyla buluştu.
Geniş katılım sağlanan programda özellikle kadın ve gençlik kollarının heyecanı salonu kuşattı.
AK Parti’de 31 Mart’ta alınan ağır yaranın yavaş yavaş sarıldığının emareleri görüldü. Fakat tıpkı ülke ekonomisi gibi AK Parti kadrolarının da motivasyonu toplaması için zamana ihtiyacı olduğu net…
Zira salon dolsa da dışarıda bir kalabalık yoktu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kendiliğinden görmeye gelen sayısı kaç kişiydi merak konusu…
AK Parti Genel Başkanvekili ve Bursa Milletvekili Efkan Ala’nın programda kürsüyeçıktığında ‘başörtüsü’ üzerinden bir belagat sergilemesi, yalnızca kadroda değil paradigmada da yenilenme gerekliliğini ortaya koyuyor gibiydi.
AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan’ın devam etmesi, ‘değişim olmadı’ algısı doğursa da esasında yönetim listesindeki değişiklikler, aksini ortaya koyuyor.
Öte yandan kongre için alınan güvenlik önlemlerinin, geçen yıl ki aday tanıtım toplantısına nazaran daha ölçülü olması iyiydi.
***
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hitabında ise şu sözler öne çıktı:
AK Parti’nin karakteri: Vefa
“…Gelmeyene biz gideceğiz, aramayanı biz arayacağız, küsenin kapısını biz gidip çalacağız, yorulanı biz yüreklendireceğiz…”
Elbette partinin bu karakteri, son derece önemli ama yaşanan ‘mesaj yitimi’ durumunu da yadsımamak gerek.
Küskünlüğü dar çevreye atfetmekten ziyade geniş kitleler açısından kenetleyici bir mesaj ortaya konabilecek mi?
Mesela halk vefadan ne anlıyor? Buna geliştirilen bir cevap var mı?
***
Boykot çağrısı ve faiz…
“…Açgözlü fırsatçıların ne enflasyon ne kur ne faiz ile izah edilmeyecek keyfi fiyatlandırma alışkanlıkları elbette bizim işimizi kolaylaştırmıyor, zorlaştırıyor…Esasen bu konuda en etkili yöntem milletimizin fahiş fiyat artışı yapan ürünleri ve hizmetleri boykot etmeleridir…”
“…Faizi kesinlikle indirmeye başlayacağız. 2025, bunun işaret yılı olacaktır. Faiz inecek ki enflasyon da insin. Bu adımı atacağız. Bu bizim artık olmazsa olmazımız.”
Halkın içinde bulunduğu geçim derdi halihazırda bir boykot pratiğine dönüşmüş durumda değil mi? Büyük yığın zaten pahalı olana erişemiyor. Daha neyi boykot edebilir, düşünmek gerek.
Faizle didişmenin bedelini toplum ödedi, ödüyor. Normalleşme sağlanmadan bu çıkışlar güvenden çok endişe veriyor.
***
Sosyal konut müjdesi
“Deprem bölgelerindeki inşa faaliyetlerinin önemli oranda biteceği yaz aylarından itibaren, ülkemizde bir sosyal konut seferberliği başlatmayı planlıyoruz. Sabit ücretli vatandaşlarımızın satın alabileceği fiyatlarla üreteceğimiz konutları, 1+1 gibi... Bilhassa yeni yuva kuran gençlerimize bunları tahsis edeceğiz. Böylece konut ve kira fiyatlarında oluşan balon, kendiliğinden sönmeye başlayacaktır.”
Bırakınız konut edinmeyi kiracı olmak hayal oldu. Konut edinmenin önündeki en büyük engel rant ve rantsal bölüşüm gerçekliğidir. Rant şebekeleriyle mücadele edilecek mi?
***
Asgari ücret yorumu
“…Asgari ücret, çalışana verilecek maaşın en alt seviyesini ifade eden bir meblağdır. İşveren daha fazla vermek istiyorsa versin, onların önünü kesen yok. Bizler 'Sen niye bu kadar verdin?' demiyoruz. Biz tabanı belirliyoruz. Daha fazla vereceksen, elini tutan, cebine müdahale eden yok.”
Asgari ücretin bir başlangıç rakamı olması, çalışanın hakkının verilmesi aynı zamanda ahlak konusudur. Ne yazık ki bu konuda iş dünyamızın özellikle böylesi dönemlerde ‘paylaşım’ temelli bir eğilim gösterdiğini söylemek zor.
***
Sayın Cumhurbaşkanı, kongrenin ardından Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi'ndeki Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Ekonomiye Değer Katanlar 49. Ödül Töreni'ne katıldı.
Oradaki konuşmasını canlı takip edemedik. Atmosferi koklama fırsatımız olmadı. Çünkü program basına kapalı gerçekleşti.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın şu beyanları öne çıktı:
BTSO ve TEKNOSAB övgüsü
“…135 yıllık köklü tarihiyle Bursa Ticaret ve Sanayi Odamız, 57 bin üye firmasıyla şehrimizin yanı sıra Türkiye ekonomisine de çok önemli katkılar yapıyor…”
“…Bugüne kadar 25 milyar lira yatırım yapılan TEKNOSAB'ın, Türkiye'nin yüksek teknolojili üretime geçişinin simgelerinden olacak…”
Her yerde olduğu gibi sanayideki dönüşüm de son derece stratejik öneme sahiptir.
TEKNOSAB, ulusal kalkınma adına model olduğu gibi kentsel gelişim açısından da doğru bir örnektir ki özellikle Bursa’da kent içinde dağınık haldeki tesislerin planlı bir yapıya büründürülmesi adına referansı uzaklarda aramaya gerek yoktur.
Başkentin, Bursa’nın üretimden gelen gücünü artırmak için bugün ihtiyaç duyduğu dönüşümün önünü açmada sorumluluk alması şarttır.
***
İşverene istihdam desteği
“…Üretim ve istihdamı korumak için 2025 yılı ocak ayında KOSGEB eliyle İstihdamı Koruma Programı başlatıyoruz. Bu sektörlerde 2024 yılının son aylarındaki istihdam düzeyini 2025 yılında koruyan KOBİ'lere çalışan başına aylık 2 bin 500 liraya kadar destek ödemesi gerçekleştirmeyi planlıyoruz…”
2025 yılı için belirlenen asgari ücret, emek kesimi adına umutları yeşertmese de ‘işsizlik korkusunu’ dizginleyen bir seviyede kaldı.
Asgari ücrete yüzde 30 zam yapılırken işveren payına neredeyse yüzde 50’ye yakın bir artış oldu. Bunun yanına bir de istihdamı koruma desteği eklenecek. Üretmek isteyen için işçilik kaynaklı maliyetin bir mazeret olmaktan çıkması gerek.
Teşvikle geçinenler için durum farklı olabilir tabi…
Gelelim diğer konulara…
***
Davut Gürkan’dan beklentiler
Yönetim kadrosundaki büyük değişim sonrası AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan’ın A Takımı’nı da yeni şartlara göre dizayn etmesi bekleniyor.
Seçmenin verdiği yerelde muhalefet görevini hakkıyla yerine getirmek adına kongrede alınan güvenoyuyla birlikte Büyükşehir başta olmak üzere muhalefette kalınan ilçelerde daha etkin bir söylem ve eylem gücünün ortaya konması gerekiyor.
Salt sosyal medya paylaşımlarıyla kalınmamalı, çarpıklıklar halka yüz yüze iletişimle anlatılmalı. Elbette yüz yüze iletişim açısından genel ekonomik şartlardolayısıyla birtakım zorluklar da yok değil. Ama AK Parti’nin ayrıcı gücü olan saha hakimiyetini geri alması için bundan başka da yol yok.
Riskler, tepkiler göze alınacak, tevazu korunacak ve yaraları sarmak için çaba gösterildiğine kitle ikna edilecek.
***
İbrahim Burkay haklı
Ödül töreninde BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay da önemli bir konuşmaya imza attı.
Başkan Burkay’ın Türkiye’nin Davos’u Bursa Business School’da, ‘Uludağ Ekonomi Zirvesi’ ve ‘Uludağ Diplomasi Zirvesi’ gibi önemli organizasyonları düzenlemek için de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’danistediği desteği göreceğine inanıyorum.
“Bu coğrafyada güçlü olmak bir tercih değil, zorunluluktur. Güçlü kalmanın temel unsuru ise sahip olduğumuz üretim yeteneğimizdir” diyen Başkan Burkay, şunları söyledi:
“Bizler, bugünün başarılarıyla yetinmek değil, yarınların ufkunu genişletmek istiyoruz. Ancak Bursa’da yaşam ve üretim bir araya sıkıştı. Şehir merkezinde, yerleşimle iç içe geçmiş ve plansız alanlarda imalat yapan 8 bin 500 firmamız var. Bu tablo hem yaşam alanlarını daraltmakta hem de işletmelerimizin rekabet gücünü sınırlandırmaktadır.”
“KOBİ niteliğindeki 5 bini aşkın firmamızın talebi dikkate alınarak, ortaya konacak mekânsal planlama doğrultusundaki planlı sanayi bölgeleri ve lojistik merkezler, sadece Bursa’mızın değil tüm Marmara Havzası’nın üretim kapasitesini artıracak, kentimiz ise daha yaşanabilir bir kimlik kazanacaktır.”
Bu ifadelerde hem kenti geleceğe hazırlama hem kentsel gelişimi sağlıklı kılma hem de ekonomiyi büyütme adına bir vizyon ve sorumluluk temsili görüyoruz.
Planlı sanayi yalnızca üretim şartlarını verimli kılmakla ve rekabetçiliği artırmakla kalmayacak beraberinde kentin içini ferahlatacak; yeşilin yeşil kalmasını, üretimin yeni şartlara göre yenilenmesini ve şehrin mevcut riskler ile tehditlerden arınmasını sağlayacak.
Bursa’da diğer illere nazaran yaşanan refahın kaynağının ne olduğu yadsınmamalı, kentin üretim becerisi ve potansiyelini geriletecek yaklaşımlardan kaçınılmalı…
***
Ülkesi ve milleti için düşünenlere, çalışanlara ve üretenlere saygıyla…