İmamoğlu tutuklandı.
Cezaevinde.
Sevenleri onu orada yalnız bırakmıyorlar.
Ziyaretine gidiyorlar.
"Yanındayız" diyorlar.
"Yalnız değilsin" diyorlar.
"Dayan, kısa sürede buradan çıkacaksın" diyorlar.
Moral veriyorlar.
Güç desteği veriyorlar.
Bu arada başka tutuklamalar oluyor.
Konuyla ilgili itiraflar oluyor.
Savcılık titizlikle soruşturmaya devam ediyor.
Yeni deliller, belgeler, ses tapeleri topluyor.
İmamoğlu'nu parti genel başkan Özel ziyaretine gitti.
ABB başkanı Yavaş gitti.
Kılıçdaroğlu gitti.
Hükümete muhalif herkes gidiyor.
"Biz buradayız, yalnız değilsin, yanındayız" diyorlardır herhalde.
Şimdi de Muharrem İnce gidiyormuş.
Bir zamanlar görevli olduğum için cezaevini, şartlarını, psikolojisini iyi bilirim diyebilirim.
Kimler İmamoğlu'nu ziyarete giderse gitsin.
Kimler nasıl en güçlü desteği verirlerse versinler.
Ne söylerlerse söylesinler, hepsi boş.
Atalarımız demişler ki:
Damdan düşenin halinden damdan düşen bilir.
İçeride yatanın sıkıntısı dünyaya bedeldir.
Hiçbir şey o sıkıntıyı bastıramaz.
Gelelim asıl konumuza.
Üst düzey partililer destek için ziyarete gidiyorlar da acaba ne oluyor?
Değişen ne?
Acaba o partililer İmamoğlu'nu ziyarete gittikten sonra veya öncesinde adalete, savcılığa gidip meselenin aslını astarını sorup, öğrenip, doğruları, geçeklerin ne olduğunu, neyin doğru neyin yalan, yanlış olduğunu öğrenme zahmetine girişmişler midir?
Kim doğru söylüyor?
Kim yalan söylüyor?
Kimler ispiyoncu?
Kimler iftiracı?
Kim komplo kuruyor, bunları öğrenmek için acaba hiç zahmet etmişler midir?
Yoksa "Doğru veya yalan biz her şekilde İmamoğlu'nun yanındayız" diyorlarsa o başka.
Eğer öyleyse bu gidişat doğru gidişat değildir.
Eğer gerçekler araştırılmış, sorulmuş, soruşturulmuş biliniyor veya bilmezlikten geliniyorsa İmamoğlu'na iyilik değil kötülük yapılıyor demektir.