Kamu görevlilerinin aylıklarına bu yılın ikinci yarısı için yapılacak artış rakamları hakkında kanun teklifi Meclis’e sunuldu.

Teklif, bu yılın ilk 6 aylık enflasyon farkı, toplu sözleşme artışı ve seyyanen zammı içeriyor.

Buna göre maaşlara, 6 aylık enflasyon farkı yüzde 11,7 ile toplu sözleşme artışı yüzde 6 toplam yüzde 17,55’lik artışın yanına ilave olarak 8 bin 77 lira zam yapılacak. Böylelikle en düşük dereceli memur maaşı, 22 bin liraya yükselecek.

Teklifin kamuoyuna yansıyan bu içeriği, memurları memnun etmedi.

Türkiye’nin farklı illerinde olduğu gibi dün Bursa’da da Türkiye Kamu-Sen’e bağlı sendikalar, ortak bir basın açıklaması düzenleyerek itirazlarını dile getirdi. Türkiye Kamu-Sen Bursa İl Temsilcisi İbrahim Bulut tarafından okunan metin konuya açıklık getirecek boyutaydı.

BEKÂR MEMUR 20 BİN ALACAK

Yer yer sloganlarla kesilen konuşmasında İbrahim Bulut, kamu işçisi ve memur maaşlarını kıyaslarken şunları söyledi:

“En düşük dereceli memur maaşını 22 bin TL seviyesine yükseltmek için belirlenen kriter en düşük işçi maaşına mayıs ayında yapılan artışlar olmuştur.  Mayıs ayında İmzalanan toplu sözleşmeye göre en düşük işçi maaşı Ocak 2023 itibarı ile çıplak olarak 22 bin TL olmuştur. Bu rakam üzerine temmuz ayında yüzde 15 daha artış yapılacaktır. Ama en düşük dereceli memur maaşı hesaplanırken aile yardımı ve çocuk parası da dâhil edilmiş; çıplak ücret yerine giydirilmiş ücret dikkate alınmıştır. Yani en düşük işçi maaşı çıplak olarak ocak ayında 22 bin TL olmuşken, en düşük memur maaşı sosyal yardımlarla birlikte ancak temmuz ayında 22 bin TL seviyesine gelebilmiştir. Gerçekte 15’inci derecenin 1’inci kademesindeki bekâr bir memurun maaşı 10 bin 400 TL dolayındadır. Buna göre en düşük dereceli bekâr bir memurun maaşı, yapılacak artışlarla temmuz ayında 22 bin TL değil 20 bin 300 TL olacaktır. Bu rakam ifade edilenden 1700 TL daha düşüktür.”

ADALETSİZLİK DEVAM EDİYOR

“Ocak ayında 22 bin TL olan en düşük işçi maaşına ise temmuz ayında yüzde 15 oranında bir zam daha yapılacak ve 25 bin 300 TL’ye yükselecektir. Böylece en düşük işçi maaşı ile en düşük memur maaşı arasında 5 bin TL fark olacaktır. Buradan anlaşılacağı üzere en düşük işçi maaşı ile en düşük memur maaşı eşitlenmemiş, var olan adaletsizlik devam ettirilmiştir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın en düşük memur maaşının en düşük işçi maaşından aşağıda olmayacağı sözü tam olarak karşılık bulmamıştır. Bu nedenle memur maaş artışlarının yeniden hesaplanması gerekmektedir.”

MEMUR EMEKLİLERİ DARBOĞAZDA

Memur maaşlarına ilave edilecek 8 bin 77 liralık ek ödeme hakkında değerlendirme yapan Bulut, “Bu ek ödemenin taban aylığa yapılması ve emekliliğe de sayılması gerekmekteydi.  Ancak getirilen düzenleme ile 8 bin 77 TL’lik ödemenin emekliliğe sayılmayacağı öngörülmüştür. Hali hazırda bir memur, emekli olduğunda çalışırken aldığı maaşın yarısı kadar emekli maaşı alabilmektedir. İlave ek ödemenin de dâhil edilmesiyle birlikte bir memur emeklisi, çalışırken aldığı maaşın üçte biri dolayında emekli maaşına hak kazanacaktır. Öyle ki 22 bin TL’lik en düşük dereceli memur maaşı içinde, 11 bin 128 TL’lik kısım emekli maaşı hesabına dâhil edilmeyecektir. Eğer bu teklif yasalaşırsa emeklilik sisteminde var olan adaletsizlik daha da büyüyecek, emeklilik, memurlar açısından tam anlamıyla bir kâbusa dönüşecektir. Bu karar emeklilerimizi yaşadıkları dar boğaza mahkûm edecek bir uygulama olmuştur” dedi.

BU ARTIŞI OLUMLU BULMAM MÜMKÜN DEĞİL

“Unutulmamalıdır ki, memur emeklilerinin maaşı, Bağ-Kur ve SSK emeklilerinden farklı olarak güncel memur maaşlarıyla doğrudan bağlantılı şekilde hesaplanmakta, memur maaşı içerisinde emekliliğe sayılan ve sayılmayan unsurlar bulunmaktadır” hatırlatması yapan İbrahim Bulut, “Yıllardır, memur maaşı içinde olup da emekliliğe sayılmayan unsurların fazlalığı nedeniyle memur emeklileri büyük bir haksızlığa maruz kalmaktadır.  İlave ek ödeme uygulamasıyla bu adaletsizlik bir kat daha artacaktır. Bu nedenle yapılan bu yanlıştan derhal dönülmeli, ilave ek ödemenin de emekliliğe sayılması için kanun teklifinde gerekli değişiklik yapılmalıdır.  Bununla birlikte yaşanan ekonomik gelişmeler ve memurların alım gücündeki erime dikkate alındığında; ilave ek ödemenin emekliliğe yansımayacağı hesaba katıldığında, yapılan bu artışı olumlu bulmamız mümkün değildir” ifadelerini kullandı. 

ZAMLI MAAŞLAR BİLE ERİDİ

Ekonomik gelişmelerin maaşlar üzerindeki bozucu etkisine vurgu yapan Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi İbrahim Bulut, “11 Mayıs’ta dolar kuru 19,5 TL, avro 21,45 TL, 1 gram altın 1273 TL seviyelerindeydi. Şimdi ise dolar 26 TL, avro 28,40 TL, 1 gram altın se 1610 TL olmuştur. Açıklamanın yapıldığı gün, 22 bin TL karşılığı 1125 dolar, 1026 avro etmekte, bu miktarla 17,3 gram altın alınabilmekteydi. Bugün ise 22 bin TL karşılığında 844 dolar, 773 avro ya da 13,6 gram altın alınabilmektedir. Dolayısıyla memurlarımıza vaat edilen artış daha yapılmadan erimiş, 22 bin TL; alım gücü bakımından 11 Mayıs’tan bugüne 281 dolar, 253 avro ve 3,7 gram altın kaybetmiştir. Hal böyle olunca henüz ödenmemiş maaşlar dahi erimeye devam etmektedir” açıklamasında bulundu.

EK ÖDEME TARİHİ ÖNE ÇEKİLMELİ

“Talebimiz, en düşük dereceli memurun çıplak maaşının 22 bin TL’ye yükseltildikten sonra, 2023 ikinci dönem zammı olan yüzde 6 artış yapılıp üzerine enflasyon farkının uygulanması, buna ek olarak da refah payı verilmesi ve bu artışların bütün memur ve emeklilere aynı şekilde yansıtılması yönündedir” diyen İbrahim Bulut, diğer beklentilerini de sıraladı: “Ayrıca, istisnasız bütün kamu çalışanlarının ilave ek ödemeden faydalanması için özen gösterilmeli, ilave ek ödemenin maaş unsuru olarak sayılması gerekmektedir. Teklifte 8 bin 77 TL’lik ilave ek ödemenin yürürlük tarihi 15 Temmuz 2023 olarak belirlenmiştir. Böyle olunca memurlarımız 1 Temmuz itibarı ile hak kazandıkları zamlı maaşa rağmen ilave ek ödeme için 15 günlük fark alamayacaktır. İlk defa memur maaşına yapılan artışlar içinde bir kalemin yürürlüğü farklı bir tarih olarak belirlenmiştir. Bu nedenle teklifin 13. maddesi ile getirilen ilave ek ödemenin yürürlük tarihinin de 1 Temmuz 2023 olarak değiştirilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede Türkiye Kamu-Sen olarak temmuz ayında memur maaşlarına yapılan artışların yetersiz ve eksik olduğunu ifade ediyoruz.”

CUMHURBAŞKANIMIZA GÜVENİMİZ SONSUZ

Açıklama metni şu ifadelerle tamamlandı: “Yüzüncü kuruluş yıldönümünü kutlayacağımız Türkiye Cumhuriyetimizin, kadim devlet geleneğimizden miras aldığı köklü bir kamu yönetimi ve memur anlayışı vardır. Güçlü devletler, temsilcisi olan memurlarını da güçlü kılar. Biliyoruz ki Devletimiz güçlüdür; memurlarını ve emeklilerini mağdur etmemiştir, bundan sonra da etmeyecektir. Sayın Cumhurbaşkanımıza da bu konudaki güvenimiz sonsuzdur. Türk memurunun ve emeklilerimizin taleplerini mutlaka dikkate alacağına ve ifade ettiğimiz sorunları en kısa sürede çözüme kavuşturacağına yürekten inanıyoruz. Bu bakımdan maaş artışlarıyla ilgili ifade ettiğimiz aksaklıklar, TBMM’de mutlaka değerlendirilmeli, bu teklif revize edilerek aileleriyle birlikte 20 milyonu bulan memur ve emeklilerimiz için Devletimizin toplu sözleşme hükümlerine ilave olarak yaptığı bu iyileştirme tam anlamıyla amacına ulaşmalıdır. Türkiye Kamu-Sen olarak sıraladığımız aksaklıkların düzeltilmesi için her türlü girişimde bulunacak, her platformda mücadelemizi sürdüreceğiz.”

***

TÜRKİYE KAMU-SEN FARKI

Türkiye Kamu-Sen’in mevcut şartların gerçekliğine dayanan açıklama metninin her satırına katılmamak mümkün değil.

Toplumun her kesimi için zorlayıcı ekonomik şartların sabit gelirli için daha ağır bir baskıya dönüştüğü gerçektir.

Özellikle bu açıklama metninde memurun itibarını koruyan, durumu ajite etmeden hakikat temelli bir bağlam kurulması, hakkaniyetin gözetilmesi takdire şayandır.

Son dönemde özellikle sosyal medyada ne yazık ki devlet memurluğu görevinin erdemi ve saygınlığına gölge düşürecek derecede yoksulluk ve düşkünlük istismarını dayanak alan açıklama ve kampanyaların aksine Türkiye Kamu-Sen’in doğruluk esaslı ifadeleri hak ettiği karşılığı bulmalı ve desteklenmelidir.

Bu noktada açıklamadaki birçok söz gibi “Güçlü devletler, temsilcisi olan memurlarını da güçlü kılar” cümlesinin de altına imza atarak Türkiye Kamu-Sen’in tarihten bugüne devletine ve milletine karşı sorumluluk hissiyatı ile ortaya koyduğu irade beyanının yanındayım.

Bütün metinde görülmektedir ki Türkiye Kamu-Sen, gerçekliği mantıksal örgüsüyle ortaya koyabilmekte, hak mücadelesini saygın bir üslup ve temsille sergilemektedir. Ve içinde bulunduğumuz çetin şartların ağırlığı göz önüne alındığında bu sorumlu yaklaşım takdiri ve ilgiyi hak etmektedir.

Saygılarımla…