Pabucu dama atılmak deyimi günümüzde çok kullanılan ancak anlamı ve nereden geldiği tam olarak bilinmeyen deyimlerimizden biri. Pabucu dama atılma deyimini günümüzde, "Kendinden üstün birinin çıkmasıyla gözden düşmek" veya "Bir şeyin daha iyisine sahip olduğu için diğerini bir kenara itmek" anlamlarında kullanırız. 
Bu deyimin asıl kökeninin Selçuklu dönemine ait bir uygulamaya dayandığını duymuş muydunuz? Şöyle ki; esnaf kültürünün temel taşını oluşturan Ahilik geleneğinde hileli iş yapan esnafın ya dükkanı kapatılırdı ya da o esnaf yaptığı işten men edilirdi. Selçuklu ve Osmanlı dönemindeki esnafın bu geleneği günümüze de sadece bir deyim olarak gelebildi. 
***
Peki, “bu güzel Ahilik geleneği ile pabucu dama atılmak deyiminin ne ilgisi var” diyeceksiniz. İşte o deyimin hikâyesi ve ahiliğin sembolik açıdan değerlendirilmesine gelince; Ahilik teşkilatının mensubu olan Ahiler dönemlerinde toplum için örnek teşkil eden sembol tiplerdendir. 
Ahi, kendisinden emin olunandır. Haramı, helali bilen ve ona göre davranandır. Ahi tipi özetle şöyledir: Rızkını helalden kazanan, elinde bir sanatı olan, cömert, yoksulların yardımcısı, âlimleri seven, namazlarını kazaya bırakmadan zamanında kılan, haramdan sakınan, beylerin ve zenginlerin kapısına gitmeyendir. 
***
Tüm bu yönleri ile Ahiliğin, çalışanın, üretenin, dürüst kazancın, dürüst ticaretin ve dürüst yönetimin simgesi olduğunu söyleyebiliriz. Ahilik kültüründeki “ahi” motifi günümüzde insan  haklarına saygılı sivil toplumun ve çağdaş Türk vatandaşlarının yetiştirilmesinde bize ışık tutabilecek örnek bir yapıdadır. 
Esnaf ve sanatkârların bağlı bulunduğu teşkilat olan Ahi Teşkilatı, ticaretin yanında sosyal hayatı da düzene sokuyordu. Kusurlu malın, malzemeden çalmanın ve kalitesiz işin önüne geçmek için de birtakım önlem alınmıştı. Bu önlemlerden bir tanesi “Pabucun dama atılması”dır. 
***
Örneğin bir ayakkabı aldınız veya tamir ettirdiniz diyelim ama kusurlu çıktı. Böyle durumlarda heyet şikâyeti ve sanatkârı dinliyor. Eğer şikâyet eden gerçekten haklıysa, o ayakkabıların bedeli şikâyetçiye ödeniyordu. Ayakkabılar da âleme ibret olsun diye ayakkabıyı imal edenin dükkân çatısına atılıyordu. Gelen geçen de buna bakıp kimin iyi, kimin kötü ayakkabı tamir ettiğini biliyordu. Böylece pabuçları dama atılan ayakkabıcı maddi kazançtan da oluyor ve gerçekten pabucu dama atılmış oluyordu.
***
Pabucun dama atılması uygulamasının “Ahî Evran'dan kalma olduğu, daha o zamanlarda da hatalı malzeme üreten zanaatkârın, Ahî şeyhi tarafından meclisten çıkarılıp pabucunun tekke damına atıldığı ve evine yalınayak gönderildiğine dair rivayetler vardır.” Sonuç olarak pabucun dama atılması, o zamanlarda esnafın dürüst davranmasını teşvik edici olarak sembolleştirilmiş uygulama olmuştur.  
***
Bu hafta sizlere kısaca günümüzde asıl anlamını yitiren bir deyimden yola çıkarak kısaca Ahilik teşkilatını anlatmaya çalıştım. Her gün önünden bakmadan geçip gittiğimiz Ahi Yusuf Türbesi ve Ahi Kızı Mescidi de Ahilik zamanından kalma yapılardır. Bilindiği üzere Ahilik teşkilatı eski dönemlerde şehirlerde yaşayan Rum ve Ermeni tacirleriyle rekabet edebilmek amacıyla, Ahî Evran’ın tavsiyesi üzerine kurulmuş. 13. yüzyılda Ahiler Antalya’da bulunmuşlar ve aktif olarak faaliyet yürütmüşlerdir. 
***
Selçuklular zamanında yaşamış bir ahi şeyhi olduğu düşünülen Ahî Yusuf Konya’da şeyhi Ahî Evran’ın yanında yetişmiş Ahîlerin teşkilatlanması için her türlü yetki ve desteği veren I. Alaaddin Keykubad döneminde, şeyhi tarafından Antalya’ya gönderilmiştir. Antalya Kaleiçi’nde Mermerli denilen mevkide medrese ve zâviyesini kurmuş ve kılıç ustası olduğu mesleğini de burada icrâ etmeye başlamıştır. 
***
Kılıççı Ahî Yusuf diye de bilenen Ahî Yusuf, atölyesinde çırak ve kalfalarına kılıç ustalığını öğretirken, medrese ve zâviyesinde de talebe ve müridlerini eğitmiş, onlara ilim ve irfanını aktarmış, Antalya’nın mânen ve madden kalkınmasında yüzyıllar boyu etkili olmuştur.