Geçtiğimiz yıl “Kanun Hükmü” adını taşıyan belgeselle ilgili tartışmalar nedeniyle Altın Portakal Film Festivali’nin 60’ıncısını yapamadık. 59’da kalmıştık. Bu yıl geçen yıl yapılamayan 60’ıncı festivalin yapılacağını düşünüyordum. Ancak öyle olmadı. Yanılmışım. Sanki geçen yılki festival iptal edilmemiş gibi bu yıl Altın portakalın 61’incisini yapacakmışız. 
***
'Hikayemiz Birlikte' sloganıyla bu yıl 1 ile 5 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilmesi planlanan festivalin basın toplantısında konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, “Geçen yıl festivalimizi gerçekleştiremediğimiz için üzüntüm büyük. Geçtiğimiz seneden derslerimizi aldık. Gözbebeğimiz olan Altın Portakal Film Festivali'nin devam etmesi gerekliliğine tüm kalbimizle inanıyoruz. Bu nedenle, bu sene festivalimizin ev sahipliğini Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak sinema emekçileri ile birlikte tek başımıza yapma kararı aldık" demiş.  
***
Yani Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği olmadan bu yıl festival yapılacakmış. Festivalde bu yıl 5 milyon liralık ödül dağıtılacakmış. Festivalin basın toplantısına belediyenin basın biriminden bizzat arayıp davet ettiler. Ancak iş yoğunluğundan dolayı gidip takip edemedim. Festivalin Jüri başkanlığını bu yıl Ferzan Özpetek yapıyor. 1997’de ilk filmi 'Hamam'la Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne katılıp “en iyi film” ve “en iyi yönetmen” ödülünü alan Özpetek ile o tarihte televizyon muhabirliği yaparken havalimanında röportaj yapmıştım.  
***
Aradan 27 yıl geçmiş. Kendisiyle bir daha da karşılaşmadık. O yıllarda Antalya’ya sanatçı yağardı. Korteje katılan sinema oyuncularını görmek için Antalyalılar yollara akın ederdi. Hatta Bekir Kumbul’un Belediye Başkanlığı döneminde kortej sırasında çekilen fotoğraflarla ilgili bir yarışma düzenlenmişti. Ben 2003 yılındaki yarışmada çektiğim Hülya Koçyiğit’in fotoğrafıyla ödül de almıştım. Şimdi kortejin yapılıp yapılmayacağı bile belli değil. Niye? Kortej yapsan kim gelecek? Çünkü aradan geçen süre içinde sinemacıları küstürdük. Antalya’ya yaşayan sinema emektarları bile katılmıyorlar artık korteje. Belki daha önce de yazmış olabilirim. 
***
Örneğin Kadir İnanır... CHP’li eski belediye başkanlarından birine kızdığı için “Daha da Altın Portakal’a gelmem” dedi. Bizzat bana söyledi. O günlerde bunun haberini de yazdım. Dediğini de yaptı. O gün bugündür gelmiyor. Örneğin Coşkun Göğen… Kendisi Antalya’da yaşıyor. Geçmişte Antalyaspor’un amigoluğunu da yaptı. Türk sinemasında “Tecavüzcü Coşkun” olarak bilinen Coşkun Göğen’i bile küstürmeyi başardık. O da gelmiyor artık. Niye katılmadığını sorun anlatsın. 
***
Bu da yetmezmiş gibi geçen yıl yaşanan olaylardan dolayı da birçok sinemacıyı küstürdük. Bugün dünyada ABD’den sonra en fazla diz ihracatı yapan ülke olmakla övünüyoruz. Bu başarının tohumları Antalya’da atılmıştı. Nereden mi biliyorum? Festival kapsamında düzenlenen panellerden tartışma programlarından… O toplantılarda atılan tohumlar filizlenip büyüdü. Onların sayesinde Türk sineması, dizi sektörü destan yazıyor. 
Çağırın kardeşim tüm sinemacıları; yapımcısını, yönetmenini, senaryo yazarını, oyuncusunu, figüranını... Her görüşten sanatçıyı davet edin. Biz ne anlarız sinemadan. İşi bilen onlar. Bize düşen onlara uygun ortamı sağlamaktır. Festival iklimi oluşturmaktır. Bu iklimi gerçekleştirdiğimiz zaman Antalya Altın Portakal herkesin katılmak isteyeceği bir festival olacaktır. Sanatçıyı da sinemacıyı da küstürmeye artık bir son verin. Beyaz bir sayfa açın…
SON SÖZ
Altın Portakalı gerçekten özüne döndürmek istiyorsak önce şapkamızı çıkarıp nerede yanlış yaptığımızı tespit edelim. Kısır çekişmeleri bir yana bırakalım.